Saturday, December 15, 2007


Hikayenin en güzel yeriydin sen ,bense kitabın arasına sıkıştırılmış nerde kalındığını gösteren kağıt ..Hamurumuz aynıydı ama rengimiz farklı ..Senin anlattıkların vardı benimse hayat amacım sadece sende kalmaktı..

Wednesday, November 21, 2007

Tutmaya çalıştı kadının elini.İzin vermedi kadın buna ve çekti kendini geriye..Bir daha teşebbüs etmedi adam.Halbuki kaç defa tutmuştu o elleri ve bırakmamaya yeminliydi..Anılar geçti gözlerinin önünden kopuk film şeritleri gibi ama herşey taptazeydi ..Boğazındaki düğümler , içindeki nefret ,gözlerindeki yaşlar ,içindeki acı gibi..Kendine anılarında bu kadar yakın olanın şimdi elinden kayıp gitmesine üzüldü ve hayalleriyle gerçekler arasındaki bu tezatlık kafasını bulandırdı.Sölenmeye çekindi o son sözü zaten kelimelerin bittiği yerdeydi ama gözlerinden süzülen yaşlar son noktayı koydu düştüğü tozlu yola..Sizde biten bir aşkın son perdesini izlediniz..

Tuesday, November 13, 2007

İnsan balçıktan yaratılmıştır derler..Bundan mıdır yaşadıklarımız iz bırakır bizde..Kimi zaten bir testi oluruz dünya pınarında dolar dolar taşarız bazen de dibi delinir hayat suyunu içimizde tutamayız..
Tutan ele göre şekil alırız..Yada bir şekil bulamayız..
Aşk ateşi yakar adam oluruz yada fazla yanar iflah olmayız..

Biten Bir Aşka Mektuplar

Sen bu satırları okurken ben hala hayatıma devam ediyor olacağım..Hiçbirşey değişmeyecek hayatımdan..Monotonluğundan birşey kaybetmeyecek veya sen gelip sarılmayacaksın sıkı sıkı..Ama bu bir hayal dünyası ve ben sensiz geçen gecelerimde dizginleyemem yüreğimin bozkırlarında onları..Sıkı sıkı sarıldıktan sonra yüzüme bakacaksın ve yüzümdeki kızarıklıkları farkedeceksin.Yok bunun biyolojik veya fizyolojik bir açıklaması..Varsa bile ben inanmıyorum .Sen gülsün ve var senin de her gül gibi dikenlerin..Değdi senin seven yerlerime ve kanıyorum..Dışada vuran yanaklarımdaki allar..

Gerçek olan hiçbirşey yoktu aslında duymadım sesini ,görmedim yüzünü..Kandırmaya çalışıyorum kendimi ama inanmak zor her sabah aynı sancıyla kalktığım için ..

Sesini duymadım belki ..Yüzünüde görmedim..Tutmadım ellerini..Hissetmedim sıcaklığını ama bu iç çekişlerim ..Onlar da mı yalan ?? Başka sesleri sustursan belki sende duyarsın onları..

Duyduğum sesin değildi belki veya ben hayal ettim yüzünü ..İnanırdım yaşadıklarımızın yalan olduğuna ah şu anılarda olmasa..



Bu yazı tamamen kurgudur fakat gerçek olma payı vardır..

Tuesday, November 06, 2007

Acıyla haykırdı adam ..İçindeki sesi bastırmaya çalışırcasına..Görmek istemediği yüzler dönüyodu gözlerinin önünde..Kaçtı ,koştu sokaklarda ..Karanlıktı her yer..Zifirinin lugatta manası neyse durumu oydu ama kaçamıyordu gözlerindeki gözden..Bu adam kim ,sokakta yanımızdan geçtimi hiç ,hiç gördünüz mü gözlerindekini veya duydunuz mu onun susturamadığı sesleri..Yada o adam veya kadın siz misiniz ??

Saturday, November 03, 2007


Ne derler bilirsiniz: İnsan hep kendi için iyi olanı yapmaz.Bazen en kötüsünü de yapar. Aklındaki o tuhaf sesi dinler ve birden geç kaldığınızı anlarsınız çünkü o yanlış sestir. Aşk size bunu yaptırabilir.

Monday, October 22, 2007

Düşüyorum
Dibe vurmak korkusu olmadan
Düşüyorum
Olduğum yaşama bağlı kalmadan
Düşüyorum
Bitmekle,başlamak
Başlamakla devam etmek
Devam etmekle bitmek arasındayım
Hiç olmağım kadar özgürüm
Nefesim ciğerime baskı yapmıyor artık
Sıkkın yürekler gibi nefes almıyorum sık sık
Düşüyorum
Hiç olmadığım kadar mutluyum....

Thursday, October 18, 2007




Madem adımımızı attık bu dünyaya, değişeceğiz.Bir rüzgar escek yapraklarımızı uçurcak,bir selle beraber kayalar vurcak gövdemize yaralanacağız ama yine o doğa iyileştircek yaralarımızı..Güneş vurmuyosa tenimize nasıl umutla bakacağız güne..
Madem hayattayız, nefes alıyoruz..Sevgide hayatın bir parçası o da acı vercek . O da belki birgün mutlu etcek ama sırf sevebildiğimiz için mutlu olacağız bazen ,bazende sevgimize kahredeceğiz." Kalemin kağıdı sevdiği gibi seviyorum kirlenmek pahasına " diyecek belki kalemimiz ,dilimiz..Ama yine o kalem belki bize şekil vercek .Bir yüz olacağız ,bir ağaç,bir ev olacağız belkide bir kalp...

Wednesday, October 17, 2007


Heartsinatlantise Açık Mektup -2


Sevgili dostum, arkadaşım, kardeşim can yoldaşım hia, umarım PTT bir güzellik edip "yahu mektup postada kaybolmuş" ifadesini gerçeğe dönüştürüp, bi önceki mektubun eline geçmesini önlemiştir. Aldıysan da dikkate alma onu şaka yaptık ki olm biz sana yatağın yastığın hepsi yerinde. Seni nasıl sevdiğimizi bilirsin. Tüm ev halkı olarak geçmişe bi sünger çekelim dedik canım arkadaşım. Bu mektubu Ankaraya dönmen için tüm ev halkı adına en yakın arkadaşın olarak ben yazıyorum...

Heyyytt bee can yoldaşım kardeşim oda arkadaşım öyle özledim ki seni ne günlerimiz oldu seninle, sabaha kadar oturup muhabbet etmelerimizi, dertlerimizi paylaşmamızı özledim, gerçi ben anlatırken hep uyuyakalırdın, uyumasanda moral vereceğin yerde "la olm sen de ne mal adamsın" gibi; üzerimde negatif etki yapan ve senin gözümde en az karşımda "yo yo dostum" diyen bir hop-hopçu gibi görünüp sinir olmama sebep olduysan bile seviyordum seni. Hatırlar mısın hasta oldğunda sabaha kadar başında beklemiş ateşini düşürmeye çalışmıştım, düşmeyince de seni eczaneye götürmüştüm. Senden kaptığım virüslerle yatağa düşmemden sonra senin zerre kadar umrunda olmayıp "la olm geberiyorum bi su getir la" diye ben yatakta kıvranırken "la kalk kendin al benim çıkmam gerek kızla buluşacağım" demen de benim için önemli değildi aslında iyileştikten sonra azını burnunu kırdığım için özür dilerim arkadaşım hia, çok pişmanım. Heeey heyyy eskilerden bahsedince çok duygulandım bak.

Lafın özü arkadışm tek ben değil tüm ev halkı özledi seni. Evdeki kedi bile özledi la seni. Valla bak. Dün sabah baktığımda hani o pis kokan çorapların var dı ya onlarla oynuyordu bugün de en sevdiğin lacivert t-shürtün vardı patilerinin arasında bir iki tırmık atıp parçalamış ama önemli değil, kedi işte. Eline nerden geçirdiyse yaramaz şey.

Neyse mektubumda sona yaklaşırken bi daha çağrı yapıyorum hia sana: Dön Ankaraya. Olm dön bak. Dön gel lan. Dönüyo musun?? Gel artık bak. Gelirsin değil mi bir kaç güne? Valla İskenderuna kadar gelir azını burnunu kırarım hia ev kirası su faturası elektrik parası doğalgaz faturası hepsi birikti ödeyemeyoruz lan gel bize olan borçlarınla kapatalım şu faturaların borcunu bu işi tatlıya bağlayalım. Yukarıda yazdıklarımın alayı da yalandı. Neyini özleyecem lan senin o pis kokunu mu iğrenç horuldamanı mı? T-shürtünü de biz verdik kediye.

En kısa zamanda Ankaraya dönüp borçlarını ödemen dileğiyle.
Sevgiler...

Monday, October 15, 2007




Derinlerinde saklı gözlerimde kanlı yaş
Sen içinde aklım ölmekte bir telaş
İsyan kalbim içimdeki savaş
Yavaş yavaş karardı gökyüzüm
Dikenlerim mi vardı kimse kalmadı hoş
Gözlerimde gece kimse bakmadı loş
Ben kayıp şehirlerimde tek kanatlı kuş
Uçtuğum ufuklara güneş açmadı


Bu şarkıyı dinliyorum şu anda ve benim için önemi benimde tek kanatlı kuş diye bir şiirimin olması..Hatta sevdiğim bir arkadaşım devamını istemişti daha yazamadım en azından şimdilik...

Issız Adada Yalnız Kalsam

Issız odada mahsur kalsam hiçbirşey götürmezdim yanımda ıssızlığım bozulmasın diye...Bazen orda kalmak fikri iyi bile geliyor .Hem karşı cinsten birileri yok bir ilişki sonrası çekilen acılarda yok..Mutlu ilişkilerden bahsetmesin kimse ben görmedim ,duymadım ,bilmiyorum..Hem olsa bile ben yaşamadıktan sonra bana ne faydası olcak..
Herneyse söz yazarlarının takıldığı gibi sadece aşk noktasına odaklanmayalım..Böle yaparsak yazı iyice karamlaşır iyice değilmi??? Bölede şizofrenik hissettim kendimi..Anamm iyiden iyiye sıyırmaya da başladık iyimi :P İdeolojik farklılıklar da yok ortada kendi kendinle çelişmediğin sürece ..
Başka neler olabilir gelemedi aklıma ..Geldikçe eklerim artıkın....

Thursday, October 11, 2007


Türk tarihinin başlangıcından bu yana nice yurt değiştirmişiz ,nice yeri yurt edinmişiz ..Nice zaferlere sevinip nice acılar tatmışız..
Her Türk asker doğar demişler .Bu sözün arkasında durup kadınıyla ,erkeğiyle hem savunmuş yurdunu ,ocağını Türk evladı.
Hep büyük devletlerle mücadele ederken küçüklerin ihanetiyle sarsılmışız..Peygamber neslinden gelir diye saygı gösterdiğimiz Araplar İngilizlerle bir olup arkamızdan bıçaklamışlar,sadık teba dediğimiz Ermeniler öyle..Yunanlar ayrı bir dava .Biz asıl silleyi hep içimizden yemişiz ama hep ayakta kalmayı bilmişiz...Şimdide pkk denilen terör örgütü hain saldırılarıyla çünkü yiğitce savaşmak onlara yakışmaz bizi yıldırmaya tüketmeye çalışıyor..Son zamanlarda nice canımızı kaybettik ama bir söz vardı sanırım kazak türklerine ait..Onların dediği gibi Türk 1 ölür 1000 doğar..






Tuesday, October 09, 2007



Aşktan adam misali
Acıdan nefes alamazken
Önümde günler geçiyor
Sen hala aynı yerde
Sarılmak anlamlanmıştı
Seninle hayat oyalanmıştı
Ne gündüzün gecenin farkında
Şimdi hepsini geri verin bana
Şarkı sözleriyle ve şiirlerle dolu bloglar gördüm..Benim pek tarzım değil ama bu şarkının bu
noktası dikkatimi çekti ekleyeyim dedim...

Monday, October 08, 2007


Birazdan yazacaklarım şu anda dinlemekte olduğunuz (dinlemiyorsanız ya pc nizin sesi kısıktır yada şarkı daha yüklenmemiştir ama eğer dinliyorsanız ) şarkının ezgisinin ve klibinin hayal dünyamda yarattıklarıdır..Bu ağır vaka durumumda bu kadar huzurlu şeyler yazabildiğime bende şaşıyorum yani en azından yazabileceğimi umuyorum.

Hayal edin .O kadar da zor değil..Çoğunuz gelmiştir deniz kıyısına çıplak ayaklarla basmıştır kumlara .Bu deneyimi yaşamayanlarda en azından tv ekranlarından az buçuk görmüştür.Kumsaldayım sanki yüzümü denize dönmüşüm ve deniz içimi ısıtmak istercesine rüzgarı ılık ılık yüzüme vuruyo bide hafif dalga var ve deniz suyu yüzümde..Ama gözlerim kapalı deniz kıyısındayken denizi hayal ediyorum yani bilindik bir deniz var ama ben farklı olanı hayal ediyorum..Denizin verdiği huzur var içimde ..Bana arada olur suyun çalkalanma sesi denizin kıyıya vurma sesini andırır denizi özlerim..Bunlar işte gece gece fikrime düşenler ..İçim çok karmaşık bunlarda o karmaşadan nasibini aldı...

Wednesday, September 26, 2007

Cannibalismden Heartsinatlantis'e Açık Mektup


Heartsinatlantis'e Açık Mektup
"Sevgili dostum arkadaşım can yoldaşım kardeşim hia" diye başlamak isterdim mektubuma ama ne yazık ki bana attığın son kazıktan sonra sana hala için için küfretmekteyim. Onca sene ekmeğimi, odamı, elbiselerimi, empeüç pileyırımı bile paylaştım seninle; hatta sen ileri gidip terbiyesizce MSNde yazdığım kızın adresini bile istemiştin benden. Şimdi rahatca söyleyebilirim ki aslında hiçbirini paylaşmak niyetinde değildim....

İkiye böldüğümüz ekmeğin sana düşen yarısın bitirdikden sonra benimkine dadanıyordun, elbiselerimi giyip gidiyordun çıkardığında 3 kere yıkamak zorunda kalıyordum zira ter kokun anca çıkıyordu, benden kilolu olup en sevdiğim elbiseyi bolaltıp, genişletip bi daha giyemeyip sana vermem de cabası. Yaa evet; tabiki onun için verdim sana o caanım tişörtü, yoksa ne verecem lan. Empeüç pileyırımı da tuvalete düşürüp tekrar tamir ettirdiğinden beri o aleti elime alamyorum hem eski performansı vermiyor hem de iğreniyorum lan. Oda mevsuna gelince lan her yerde senin elbiselerin eşyaların, elbiselerin, çorapların var. Bi ara "lan olm şu eşyalarını bi düzenle, çok dağınık ve pissin, yeri geliyo kız arkadaşımızı getiriyoruz ayıp oluyo" dediğimde "olm sen topluyorsun ya benimkileri de" diyerek eki eki diye o iğrenç gülüşün hiç aklımdan çıkmıyor hele o iğrenç sesinle geceleri sadece beni değil tüm ev halkını horlamanla uyutmaman da ayrı mesele. evet hia benim gibi evdeki herkes de sana gıcık oluyor. Diyeceğim odur ki hia seni evden atma planları da yaptık zamanında, ama kira meselesi yüzünden seni evde tuttuk.

Her gün "olm hatunla buluşacağım bana para lazım" diyerek tırtıkladığın paraları saymazsak bana yaklaşık 1600 ytl borcun var heartsinatlantis arkadaşım. Zaten benden aldığın paralarla buluştuğun o hatunun da benim okulda her gün içimi geçirerek bakıp, "olm ne güzel kız lan çok fena aşık oldum" diye sana dert yandığım kız olması da bardağı taşıran son damla oldu.

Kazığı yediğimi fark ettiğim o günü hiç unutamıyorum hia. Gözlerimin önünde, rüyalarımda hep o sizi beşevlerde kafede el ele oturup birbirinize gülüştüğünüz ve beni görmemezlikten geldiğin o gün var hia. Bunu bana yapmayacaktın akadaşım. Haberin olsun evdekileri de "olm senin kız arkadaşına da asılıyodu bu terbiyesiz, bana anlatıyodu lan ismailin kız arkadaşı da daş gibi diye ama ben söyleyemiyordum size" diye gazladım. Olm yatacak yerin yok yatağını, yastığını, elbiselerini sen olarak düşünüp bi güzel dövüp parçaladık. Hatta İsmaile gazı nasıl verdiysem hızını alamayıp senin yatağa sopayla daldı.

Neyse hia demem o ki bi yanlış yapıp İskenderundan Ankaraya döneyim deme...

Sunday, September 23, 2007



Ya ölüm ya hayat ..Ya karanlık ya aydınlık..Ya ellerin yada ayrılık..Her yol başında bir seçime zorlandık.Bu hayat neden hep yokuş.Nerede bizi bekleyen umutlar ,nerede hep aradığımız bulduğumuzda da değerini bilmeyip terkettiğimiz dingin kıyılar.Bu sefer senle varmak istiyorum oralara.Belki bu sefer değerini bilirim.Anlarım belki anlatılamayan tüm şeyleri...

Gözlerin dipsiz bir kuyu.Bakamıyorum korkumdan kaybolurum diye derinliğinde..Ellerin uzak ve bana tuzak.Kıskacındayım hayatın.

Yinede tek seçimsin sen.Başka yollara gitmez ayaklarım .Başka sesi duymaz.Başka gülleri tutamam en dikenlisi sen olsanda.Başkasını koklayamam zaten..Ölümsen sen..Vazgeçtim benliğimden..



Sunday, September 16, 2007



Aşk elini tutamayışım incinirsin korkusuyla...Herşeyimi paylaşırım seninle ama bendeki ateş seni de yakar korkusuyla tutamam ellerini..


Ne kaldı ki gerçek olan.Sevip güvendiğimiz herşey yalan oldu sırayla..Popüler kültüre yenik düştü içimizi sıcak tutan herşey..Aşk adı altında piyasaya sürüldü tüm yalan sevişler..



Her konuda bencilleşebilir insan..En sevdiği oyuncağını paylaşamaz bazen kimseyle ama aşk öyle değildir.Tek bünye kaldıramaz , ağır gelir insana.Aşk senin olursa canını yakar benim olursa canımı yakar ikimizin olursa işte o zaman yaşanılır....

Saturday, September 15, 2007


Susturdular içimdeki sesi,mühür vurdular hayallerime...Gam , keder saldılar üzerime ..Hava soğuk ,yağmurlu..Ama benim mevsimim sensin..Yıldırmaz dışardaki çetin fırtınalar, kar ,soğuk..Sele vermem umutlarımı ..Duyulmaz belki çığlıklarım, sesim çıktığı için boğuk boğuk..Ama ben dalgalar arasındaki ufak bi sandal olsamda sen sarp kıyıdaki fener..Umutsun içimde yaşamaya dair ,sevmeye dair...Nokta koyduğum herşeye bir virgül , bir üç nokta..Sen varsan içimde hayat hala devam ediyor...

Thursday, September 06, 2007

Tüm masallarda kahraman ben olayım ama sen olcaksan prenses...Çöllere sürüleyim ama içinde boğulacağım kumum sen olcaksan ...Yanıp kül olayım ama doğacaksam sende zümrüdü anka alevinde....izinde kaybolayım geri dönceksen eğer..

Tadı kalmamışsa aşkın dillerde.Senle tatlanır,nağme bulur,ezgi olur tüm şarkılar..Kanacak bi yanı kalmamışsa yalanların.İnanılır yanı olur senin dilinde..Yaşamaya neden bir sen varsın .Ölmeye tüm nedenler sen..Zehir olsa bile dilinde konuş ölürüm senin için öleceksem...

Friday, August 31, 2007

Yüzümü döndüm güneşe arkamıysa dünyaya..Güneş yaktı tenimi , halsiz bitkin bıraktı ama hançerleyen dünyaydı..

Yağmur yağdı. Cansız olduğunu bilmesem göğün ağladığını düşüncektim ..Sokakları sel kapladı..Yağan yağmurdu ama yağmura dayanamayıp çoraplarımı ıslatan ayakkabılarım.

Elma kurduna kızmadım hiçbir zaman çünkü o elmayı benden önce o görmüştü ,o sevmişti..

Nihayetsiz değildi hiçbirşey ama bitti dendiğinde bitişinde sevdim bitiremediğim tüm şeyleri...

Sen yaralı bir çiçek gibi
Saklanırken ellerimde
Ben
Sen ölürsün korkusuyla
Hiçbir eli
TUTAMIYORUM...

Saturday, August 18, 2007


Herşeyde sen.Vazgeçsem de birşeylerden.Kulağımdaki çınlama gibi geliyorsun aniden.Batıl olmasada hiç bir inancım ..Senin adını sayıklıyorum her seferinde söledikten sonra diner ümidiyle..Dinmesede başka isim dökülmüyor dilimden..Sol kulağım olsada çınlayan.Kötü olsada anışın yeterki ismim dökülsün dudaklarından..An adımı ve ben öleyim sonra yüzümde son bir gülümsemeyle...

Tuesday, August 14, 2007

Bir anda başlar herşey bir anda biter..Günü saati yoktur bitişlerin ve başlangıçların..Aylarca veya yıllarca sürer sancılar ama unutuşlar bir andadır..Kaderin bizden vazgeçişi ,ölümün tutuşu elimizi..Çok uzun gibi gelsede herşey bir anda..

Wednesday, July 18, 2007



Hiçbir papatyayı kurban etmedim bu sonsuz yalnızlığıma
Hiçbir eli tutmadım senin yokluğunda sigarayı tuttuğum gibi
Ben hep uydum kurallara
Ama aşk hep sınırlarımı çiğnedi





Nihayetsiz bi yalnızlık değildi bu Biliyorum
Ama sen yoksan
Ben hakkımı
Yalnızlıktan yana kullanıyorum

Tuesday, July 17, 2007

Yazın rehaveti ve 3. blogun gelişiyle ihmal etmiş bulunduğumuz ilk blogumuzu hatırlatma ve aynı zamanda diğer bloglarımıza değinme yazısı bu...Zaten pc başından uzak oluşum hasebiyle genel olarak tüm bloglar ihmal altında ama en çok ihmal ettiğim bu sanırım...Sanmıyorum bu zaten...

öncelikle blog tarihimizi inceleyelim...

hia-xean.blogspot.com (günlük bir doz sen yeter mutlu olmama) ilk açtığım blog aslında 2. olsada blog yapma işine bazı arkadaşların gazıyla bu blogla girdim...Daha blog nedir tam bilmezken aslında blog açmış olduğumu farketmeden açmışım...Yazı tipi çok geniş..Ama genelde aşk ve aşk acıları üzerine ...

mutsuzlugunresmi.blogspot.com (mutsuzlugun resmini çektim )

mutluluğun resmini çekmenin zorluğuyla acılmış 2 .blog ..insanın neden ve nasıl mutsuz olduğuna bazende mutsuz olmaya zorladığını açıklayan yazılarımızı içerisinde barındırıyor...

heartsinatlantis.blogspot.com (ruhumun odaları )

aslında ilk açtığım blog ama farkedilmeden açılmış..bişilerden kaçmak veya kaçmak zorunda kalmak üzerine yazıları içeriyor...

yarimkalanduslerulkesi.blogspot.com

bazı şeyleri düşleyemedik bile yada düş iken kabusa çevirdiler...

Tuesday, June 19, 2007

Savaş boruları çalmıyor artık...Yenilgiyi kabul ettik kaçıyoruz kalbimizin en derinlerine..Ama yenilgiden çok vefasızlıktan gözlerdeki yaş..Kaçıyoruz ve ağlıyoruz yanan ve harap olan umutlarımıza bakarken..



Güzel günler geçirmeyi hayal ederken..En güzel elbiselerimizi ,en güzel gülüşlerimizi takınmışken hafiften yağmur dokunuyor tenimize..Sonra hızlanıyor ..Kaçıyoruz sığınaklarımıza..Ayrılık düşüyor bizimde hakkımıza...



Karı seviyoruz..Altında elele tutuşup yürümeyi onca soğuğa rağmen..Sonra senin evinin önüne geliyoruz ve yaklaşıyor ayrılık..Bitti diyoruz ..Bitiyoruz..Kar artık o kadar güzel değil...


Sunday, June 17, 2007

Gözlerimi açamadığım için bakamadım güneşe
Yağmurdan ıslanmak varken koridorlarda sıkışıp kaldım
Yeşillerde oturmak yerine kuru tahtalarda hayal edebildim sadece
Ellerini tutmak yerine hayal edip acıyla boşlukları sıktım
İpek tenin yerine yastıklara sarıldım..


Nerden baksan hayat...Senden alacaklıyım !!!

Aşk nehir gibidir ,dere gibidir,çay gibidir..El değmeden olur herşey ..


Birliktelik baraj gibidir..Bir taş koyarsın sen ,bir taş da başkası..Hiçbir suyu başı boş bırakırsan birikmez kendi başına..


Ben o derede ufak bir balığım-- bırakın beni denizime kavuşayım ---deniz olayım...




Wednesday, June 06, 2007

Şayet yangın yeriyse kalbim
Ellerindir benim alevim
Yanmaksa bunun bedeli
Mazareti de yok kaçışı da
Ağlamayı da severim senin için...

Sunday, June 03, 2007

AYRILIK,ACITIR,SANCITIR,KANATIR...


Bitmesini istemediğimiz rüyalar gibiydi mutluluk..Kapımızı çalmasını beklemediğimiz bir insan..Bulutun arkasına saklanmış bir güneş..


Bir rüya gördüm..Gerçekliğine o kadar daldım o kadar güzeldi ki rüyamı gerçek yaptım..O kadar gerçekti ki elimi kanatsam kanayacak gibiydi...

Bir kapı çaldı..Karşımda görmeyi beklemediğim bir yüz..Merhaba dedi karşıdaki..Hoşgeldin diyemedim ama gerçektenhoşgelmişti..

Güneşi beklemiyordum hiç..Doğmamıştı tam olarak bir kere üzerime..Bir kaç kez yüzünü gösterip kaçtığını hatırlıyorum..Gözlerimi acıta ,sancıta ben güneşe baktım saatlerce..


Şimdi gitmek istiyor ya bunların hepsi...Çok şey diyemem..Belki değiştirmeye gücüm yetmez belki kaldıramam aradaki mesafeyi..Kal diyebilirim sadece ...GİTME


Uzaklar sana geldi keşke sende bi gelsen...


dudaklarımda bal yok oysa tek dilekti mutluluk ….

Thursday, May 24, 2007


Bu yazımda yine bir masal kahramanını,masalın gelişimini ,masalın sosyo-kültürel boyutunu irdelicem..Hepimizin bildiği bir kahramandır kırmızı başlıklı kız.Kahraman denilmesine bir anlam verebilmiş değilmişim ilk olarak.Anneannesine kurabiye götüren bildiğin sıradan bir kızdır kendisi..O zamanın ilkbahar -kış kreasyonunun moda rengi olan kırmızı başlığından başka bir mavrası yoktur ..Tatak ,içi boş bir masal kahramanıdır kendisinin..Neden günümüz Türkiyesi'nde babasına sefer tasıyla yemek götüren Ayşe'nin ,Fatma'nın da kahramansal bi yanı yokmudur o zaman..Nedendir bu ayrımcılık ,neden bir kırmızı başlıkla değişir herşey.Herneyse hikayemize devam edelim annesi bunun eline kurabiyeleri verip küçücük gözü açılmamış bir körpeyi tek başına gönderir.Hem de sadece kurabiyelerle ormanın diğer tarafında yaşlı ,hasta bir kadıncağız ne haldedir diye kimse düşünmez ..Nedendir bu boşvermişlik.Bu yaşlı kadına bunlar reva mıdır ?? Sorarım size ..Ama annesi kırmızıya sakın ormana girmemesini orda tehlikeli yaratıkların olduğunu söyler ..Kırmızıda peki anne deyip geçiştirir..Macera ,adrenalin arıyodur .Hem diğer yol çok uzundur aklı sıra hemen gidecek sonrada erkek arkadaşıyla buluşcaktır..Nedir bu yozlaşmışlık..Bir erkek için değer mi hem o erkek senin büyüklerinden daha mı değerlidir.Biraz daha dur kadıncağızın yanında .Bu kadar mı düştük ...Puuuu kırmızı yazıklar olsun sana ...Pardon sayın okurlarım ne zaman okusam bu hikayeyi çok sinirleniyorum çok .Elimde değil .Herneyse kırmızı ormanda yoluna devam ederken kurt çıkar karşısına..Bizim osuruktan nem kapan milletimiz yok kurt bizim totemimiz .Yok kurt yol kesmez küçücük bir kıza zarar vermeyi bile düşünmez onun gözü kurabiyelerdedir demeyin yemezler..Yani kurtlar kurabiye yemez o bağlamda .Herneyse kırmızı kurttan uyanık çıkar ,kafaya alır "yok ben anneanneme şunları bi götüreyim sonra sanada bi ayar çekeriz der "yoluna devam eder..Nese bir süre sonra anneannenin evine varılır bu arada akla" bu kırmızının babasının annesi yokmu ,babasını leylekler mi getirdi ,o zamandada klonlama var mıydı "gibisinden sorular akla gelebilir..Babanne yıllar önce vefat etmiştir..Nur yüzlü bir kadındır kendileri .Yıllarca kırmızılarla yaşamış ama gelinin dırdırına daha fazla dayanamamıştır.Nese kırmızı kapıyı açar içeri girer.."Yok kapıyı niye çalmadı ,kapı kilitli değil miydi " gibisinden saçma salak sorularla beni yormayın..Bu kadın hasta birde onla mı uğraşcak..Zaten 2 günlük ömrü kalmıştır gibisinden düşünceler aklımıza gelsede bence bu kadın hepimizi gömer..Nese kırmızı eve varasıya kurt varıp anneanneyi alt etmiştir..Kurt her ne kadar aptal gözükse de bir süre sonra ayıkmıştır..Malum kurt ya bir de kurt gibi acıkmıştır var gerisini sen hesap et..Anneannenin kurtla işbirliği içine girdiği iddialarıda varsa da..Anneannede iyi bir kadındır ..Her ne kadar kızıda olsa onla yaşamaya tahammül edemez hale gelmiştir" burda aç kalırım o gacinin çenesinin çekmem bea yaa" demiştir ..Az da cingenlik vardır kendisinde..Anneannede ne ciğer varsa o kurdun midesinde bile yaşamaya devam etmiştir, kurtta ne kadar acıkmışsa artık çiğmeden yutmuştur koca karıyı..Öykünün devamında yok ormancı geldi falan yok nehir ,su , falan bunlar hep safsata ..Korkak kırmızı dalgayı çakmıştır ..O geçen yok burnun ne kadar uzun, yok dişlerin ne kadar sivri dialoglarıda kırmızının numarasıdır ..Çakmıştır kurdu kızdırmamaya çalıştırmıştır..Kurtta kart karıyı yiyince iice mayışmıştır uyku basmıştır..Nese anneanne benim bir takım işlerim var .Bu gece arkadaşlarda kalacam yalanıyla uzaklaşmış boyfriendiyle geri dönmüşlerdir.Kırmızının ayrıca tikkylik akımının kurucularından olduğu söylenmektedir..Sonra zaten mayışmış olan kurdu bir güzel pataklamışlardır arada olan anneanneye olmuştur bu hırpalanmalardan baya etkilenmiştir zaten kurdun midesinden çıktıktan sonrada fazlada yaşamamıştır..Zaten kurdu falan ayartanın hep kırmızının annesi olduğu yönünde dedikodular var ..Benden duymuş olmayın anneanne acayip zengin gacidir..Hep bu paralar içindir bunlar..Kırmızı safım ne bilsin gerçi zekidir okul birincisidir ama anne ah o anne ne kurnaz tilkidir. Allah şerrinden korusun hepimizi..


BÖYLE İŞTE BİR SONRA Kİ ÖYKÜMÜZDE BULUŞMAK ÜZERE ...OĞLUM UYUTMAK İÇİN SÖYLEDİK SİZ KAHKAHA ATIYOSUNUZ ..YATIN ZIBARIN LAN...


Wednesday, May 23, 2007

kurbağa prens saçmalaması ,bunların hepsi laf salatası


Küçükken anlatılan bir hikayedir kurbağa prens..Çocuk aklımızla hiç sorgulamayız.Bir de körpe beyinlere aşk enjekte edilir.Masallarla iyi bir halt gibi gösterilir ( iyileride vardır ).Büyüdükçe anlarız bazı şeyleri sorgulamaya başlarız .Sanırım küçükken beynimize enjekte edilen aşk damarlarımız vasıtasiyle kalbimize ulaştıkça ve aşkın kazığını yiyince bu sorgulama safhası aklımıza gelir..Soruyorum sizlere .İlk olarak bu prenses denen aklı kıt kişi insanlardan ümidi kesmişmidir ki kurbağalara yönelmiştir.Kendisi kanımca Fransa dışında bi ülkede yaşıyodur ,çünkü Fransızlar tavuk ,balık , kırmızı et gibi besin mahsullerini bırakıp kurbağa bacağı yemeye başlamışlardır.Fransızların bu sapkınlığı yüzünden yüzyıllardır nice kurbağa bacaksız yaşamını idame ettirmek zorunda kalmıştır..İkincisi neden kurbağa sorusunu akla getirir.Başka hayvan yokmudur bu dünyada..Neden bu ayrımcılık yapılır..3. sü prenses ne kadar şanslıdır ki o kadar kurbağa içinden prens olmaya en uygununu bulur..4. sü bu prenses ne kadar midesizdir ki bu kurbağayı bile öpebilir..Aşk için çiğ tavuk bile yerim ,gerekirse kurbağanın yeşil yeşil yosunlarla haşır neşir derisini bile öpebilirim..Hatta gerekirse dilde müsait fransız öpücüğü bile kondurabilirim mi denmektedir..Ondan mıdır o tarihten itibaren tüm kurbağalar "vırrak vırrak peşimi vırrak " demeye başlamıştır. Bu hareketleriyle "bizde iş yok ,bacaklarımızı da rahat bırakın Fransızlar " gibisinden bir protesto yolumu seçmişlerdir...





SÖLEYİN BANA BU KURBAĞALAR NE AYAKTIR ???

Tuesday, May 22, 2007

Cemre Düştü Sonunda Hayatıma




Ağaç dallarını döker yeni yapraklara hazırlık , yılan deri değiştirir ,bende çıkarttım üzerimdeki kara elbiseyi...Uzun bir yoldan geçmiştim ,uzun çöller aşmıştım sanki tam burada durmalı ,dinlenmeli ,soluklanmalı derken yeni yollar düştü hayallerime..Siyah elbiselerimi çıkardım ve yerine gök kuşağını sarındım..Toz toprağa ve sensizliğin rengine bürünen bedenimi yıkadım nisan yağmurlarıyla..Bahar temizliği var içimde.Eskimiş,pörsümüş ne varsa yakıyorum.Eskiyemeyenleri dolaplara kaldırıyorum.Çünkü sen geliyorsun bu sana hazırlık ,bu bahara hazırlık....HOŞGELDİN....

Monday, May 21, 2007

Ben burda boşu boşuna bekliyorum galiba ilham gelecek diye.Güya ilhamın gelmesini bekliyorum ilham perisinin işi gücü var benlemi uğraşcak sabahın bir vakti bu deli deli işlerde.Yok hia yok perisiz pürüsüzde yazmayı öğrenmelisin.Yazar ,şair sanıyosun kendini ahanda kurudun kaldın.Şaka bir yana bu bloga depresif şeyler yazmayı seviyordum içimden güneş ışığı taşarken ben o karamsar dizelere nasıl dalacağım şimdi.Perim beni depresyona sok .Nasıl yapcam deme ..Çok soru sorma yap işte bir şekilde..Nese işte güzel bir bahar günü yada bu mevsim bahardı dimi hesap kitap yaptırmayın bana şimdi...Evde kös kös oturuyorum ders çalışcaktım güya ulen hia herkesi kandırıyon kendinede mi ? Yuhh artık...Yok yok çalışcam nese görüşmek üzere...Daha anlamlı yazılarla karşınızda olacağım bu da böle olsun artık....

...thx for your presence...
KURTULAMAZSIN

Önce sesini
Sonra yankısını çaldırdın
Şu beton ormanında
Bu kent de tükürdü aşklarına
Kal orada!
Artık hiçbir şeyden kurtulamazsın
Islanmışsın bir kere oğlum
Yaş gününde
Kuruyamazsın..







Tuesday, April 17, 2007

Kapılar çalındı ardında kimsenin olup olmadığı düşünülmeden..Fazla zorlanmadı hiç bir ümit, zaten yorulmuştu ruhlarımız...Daha fazla tahammülüz yoktu bu aydunlığa , karanlığa açmıştık ilk seferde gözlerimizi..Şehirlerarası bir otobüsün penceresinden sensizliğin kilometrelerini izlemek gibi her adımda her saniyede senden uzaklaşmak gibi..Bir yere gitmiyorum ama yinede uzaklaşır gibi..Keşke yaşayabilsem hiç başlamamış gibi....



Saturday, March 24, 2007

Düşlemiyorum artık kabuslara uyanma hali hala yürürlükteyken..Uyumuyorum artık gözümü açıpta güneşi görmek isterim diye...Her taraf karanlık ...Hava hep yağmur bulutlu ama yağmur yağmıyor nedense toprağa bereket düşer diye...

Wednesday, February 28, 2007











Terkedilmiş bir uygarlığın son şehri sanki buralar..Güneş doğuyo ama neyin üzerine ..Martılarda azalmış sayıca ..Ne kalmışki buraları güzel kılan..Huzur bulduğum dinginleştiğim şehir neredesin..Neredesin gözlerine baktığımda yeniden parladığım aşk
...







Monday, February 19, 2007


ölüm kapımdan uzaklaşırken ve ayaklarında benim kanımla artık benim olmayan herşeye izini bırakırken yüzündeki hoşnutluktan kaynaklanan gülümseme neden seninkine bu kadar çok benziyor.Duvarda artık benim olmayan ellerle yazılmış,artık atmayan bu kalbin sesi,ölümümün tek şahidi isimsize ithaf olunmuştur bu sözler....

Tuesday, February 13, 2007

...buz gibi bir sensizlik...


Karlı bir Ankara sabahında yürürken umulmadık bir buz birikintisinin arkadan vuruşu sensizliği farketmek..Daha kaç kere aynı yalana inanabilirim yada kaç kere bu güven duygusu bu acılara sürükler..Ama çoğumuzun istediği,benide korkutan bir ümit havası beni yeniden kalkıp yürümeye zorlayan..Bitti desek biter mi bu oyun ???

Saturday, January 20, 2007

karanlık-boşluk-sessizlik (mahşerin 3 atlısı )



Işığı o kadar sevmiyorum ki karanlıktan korkayım yada karanlıkta gözlerimi kapatmak hayatımı daha ne kadar karartır...


İçinde ne var ki hayat ben seni yaşamaya devam ediyorum neden bu boşluk sadece kendi sesimi yankılandırıyor....


Duymak istediğim tek ses sesinki olduğu için aklımda tüm sesleri susturdum başka seslere sırtımı döndüm, şimdi sende konuşmuyorsun....