Sunday, September 23, 2007



Ya ölüm ya hayat ..Ya karanlık ya aydınlık..Ya ellerin yada ayrılık..Her yol başında bir seçime zorlandık.Bu hayat neden hep yokuş.Nerede bizi bekleyen umutlar ,nerede hep aradığımız bulduğumuzda da değerini bilmeyip terkettiğimiz dingin kıyılar.Bu sefer senle varmak istiyorum oralara.Belki bu sefer değerini bilirim.Anlarım belki anlatılamayan tüm şeyleri...

Gözlerin dipsiz bir kuyu.Bakamıyorum korkumdan kaybolurum diye derinliğinde..Ellerin uzak ve bana tuzak.Kıskacındayım hayatın.

Yinede tek seçimsin sen.Başka yollara gitmez ayaklarım .Başka sesi duymaz.Başka gülleri tutamam en dikenlisi sen olsanda.Başkasını koklayamam zaten..Ölümsen sen..Vazgeçtim benliğimden..



Sunday, September 16, 2007



Aşk elini tutamayışım incinirsin korkusuyla...Herşeyimi paylaşırım seninle ama bendeki ateş seni de yakar korkusuyla tutamam ellerini..


Ne kaldı ki gerçek olan.Sevip güvendiğimiz herşey yalan oldu sırayla..Popüler kültüre yenik düştü içimizi sıcak tutan herşey..Aşk adı altında piyasaya sürüldü tüm yalan sevişler..



Her konuda bencilleşebilir insan..En sevdiği oyuncağını paylaşamaz bazen kimseyle ama aşk öyle değildir.Tek bünye kaldıramaz , ağır gelir insana.Aşk senin olursa canını yakar benim olursa canımı yakar ikimizin olursa işte o zaman yaşanılır....

Saturday, September 15, 2007


Susturdular içimdeki sesi,mühür vurdular hayallerime...Gam , keder saldılar üzerime ..Hava soğuk ,yağmurlu..Ama benim mevsimim sensin..Yıldırmaz dışardaki çetin fırtınalar, kar ,soğuk..Sele vermem umutlarımı ..Duyulmaz belki çığlıklarım, sesim çıktığı için boğuk boğuk..Ama ben dalgalar arasındaki ufak bi sandal olsamda sen sarp kıyıdaki fener..Umutsun içimde yaşamaya dair ,sevmeye dair...Nokta koyduğum herşeye bir virgül , bir üç nokta..Sen varsan içimde hayat hala devam ediyor...

Thursday, September 06, 2007

Tüm masallarda kahraman ben olayım ama sen olcaksan prenses...Çöllere sürüleyim ama içinde boğulacağım kumum sen olcaksan ...Yanıp kül olayım ama doğacaksam sende zümrüdü anka alevinde....izinde kaybolayım geri dönceksen eğer..

Tadı kalmamışsa aşkın dillerde.Senle tatlanır,nağme bulur,ezgi olur tüm şarkılar..Kanacak bi yanı kalmamışsa yalanların.İnanılır yanı olur senin dilinde..Yaşamaya neden bir sen varsın .Ölmeye tüm nedenler sen..Zehir olsa bile dilinde konuş ölürüm senin için öleceksem...

Friday, August 31, 2007

Yüzümü döndüm güneşe arkamıysa dünyaya..Güneş yaktı tenimi , halsiz bitkin bıraktı ama hançerleyen dünyaydı..

Yağmur yağdı. Cansız olduğunu bilmesem göğün ağladığını düşüncektim ..Sokakları sel kapladı..Yağan yağmurdu ama yağmura dayanamayıp çoraplarımı ıslatan ayakkabılarım.

Elma kurduna kızmadım hiçbir zaman çünkü o elmayı benden önce o görmüştü ,o sevmişti..

Nihayetsiz değildi hiçbirşey ama bitti dendiğinde bitişinde sevdim bitiremediğim tüm şeyleri...

Sen yaralı bir çiçek gibi
Saklanırken ellerimde
Ben
Sen ölürsün korkusuyla
Hiçbir eli
TUTAMIYORUM...

Saturday, August 18, 2007


Herşeyde sen.Vazgeçsem de birşeylerden.Kulağımdaki çınlama gibi geliyorsun aniden.Batıl olmasada hiç bir inancım ..Senin adını sayıklıyorum her seferinde söledikten sonra diner ümidiyle..Dinmesede başka isim dökülmüyor dilimden..Sol kulağım olsada çınlayan.Kötü olsada anışın yeterki ismim dökülsün dudaklarından..An adımı ve ben öleyim sonra yüzümde son bir gülümsemeyle...

Tuesday, August 14, 2007

Bir anda başlar herşey bir anda biter..Günü saati yoktur bitişlerin ve başlangıçların..Aylarca veya yıllarca sürer sancılar ama unutuşlar bir andadır..Kaderin bizden vazgeçişi ,ölümün tutuşu elimizi..Çok uzun gibi gelsede herşey bir anda..

Wednesday, July 18, 2007



Hiçbir papatyayı kurban etmedim bu sonsuz yalnızlığıma
Hiçbir eli tutmadım senin yokluğunda sigarayı tuttuğum gibi
Ben hep uydum kurallara
Ama aşk hep sınırlarımı çiğnedi





Nihayetsiz bi yalnızlık değildi bu Biliyorum
Ama sen yoksan
Ben hakkımı
Yalnızlıktan yana kullanıyorum

Tuesday, July 17, 2007

Yazın rehaveti ve 3. blogun gelişiyle ihmal etmiş bulunduğumuz ilk blogumuzu hatırlatma ve aynı zamanda diğer bloglarımıza değinme yazısı bu...Zaten pc başından uzak oluşum hasebiyle genel olarak tüm bloglar ihmal altında ama en çok ihmal ettiğim bu sanırım...Sanmıyorum bu zaten...

öncelikle blog tarihimizi inceleyelim...

hia-xean.blogspot.com (günlük bir doz sen yeter mutlu olmama) ilk açtığım blog aslında 2. olsada blog yapma işine bazı arkadaşların gazıyla bu blogla girdim...Daha blog nedir tam bilmezken aslında blog açmış olduğumu farketmeden açmışım...Yazı tipi çok geniş..Ama genelde aşk ve aşk acıları üzerine ...

mutsuzlugunresmi.blogspot.com (mutsuzlugun resmini çektim )

mutluluğun resmini çekmenin zorluğuyla acılmış 2 .blog ..insanın neden ve nasıl mutsuz olduğuna bazende mutsuz olmaya zorladığını açıklayan yazılarımızı içerisinde barındırıyor...

heartsinatlantis.blogspot.com (ruhumun odaları )

aslında ilk açtığım blog ama farkedilmeden açılmış..bişilerden kaçmak veya kaçmak zorunda kalmak üzerine yazıları içeriyor...

yarimkalanduslerulkesi.blogspot.com

bazı şeyleri düşleyemedik bile yada düş iken kabusa çevirdiler...

Tuesday, June 19, 2007

Savaş boruları çalmıyor artık...Yenilgiyi kabul ettik kaçıyoruz kalbimizin en derinlerine..Ama yenilgiden çok vefasızlıktan gözlerdeki yaş..Kaçıyoruz ve ağlıyoruz yanan ve harap olan umutlarımıza bakarken..



Güzel günler geçirmeyi hayal ederken..En güzel elbiselerimizi ,en güzel gülüşlerimizi takınmışken hafiften yağmur dokunuyor tenimize..Sonra hızlanıyor ..Kaçıyoruz sığınaklarımıza..Ayrılık düşüyor bizimde hakkımıza...



Karı seviyoruz..Altında elele tutuşup yürümeyi onca soğuğa rağmen..Sonra senin evinin önüne geliyoruz ve yaklaşıyor ayrılık..Bitti diyoruz ..Bitiyoruz..Kar artık o kadar güzel değil...


Sunday, June 17, 2007

Gözlerimi açamadığım için bakamadım güneşe
Yağmurdan ıslanmak varken koridorlarda sıkışıp kaldım
Yeşillerde oturmak yerine kuru tahtalarda hayal edebildim sadece
Ellerini tutmak yerine hayal edip acıyla boşlukları sıktım
İpek tenin yerine yastıklara sarıldım..


Nerden baksan hayat...Senden alacaklıyım !!!

Aşk nehir gibidir ,dere gibidir,çay gibidir..El değmeden olur herşey ..


Birliktelik baraj gibidir..Bir taş koyarsın sen ,bir taş da başkası..Hiçbir suyu başı boş bırakırsan birikmez kendi başına..


Ben o derede ufak bir balığım-- bırakın beni denizime kavuşayım ---deniz olayım...




Wednesday, June 06, 2007

Şayet yangın yeriyse kalbim
Ellerindir benim alevim
Yanmaksa bunun bedeli
Mazareti de yok kaçışı da
Ağlamayı da severim senin için...

Sunday, June 03, 2007

AYRILIK,ACITIR,SANCITIR,KANATIR...


Bitmesini istemediğimiz rüyalar gibiydi mutluluk..Kapımızı çalmasını beklemediğimiz bir insan..Bulutun arkasına saklanmış bir güneş..


Bir rüya gördüm..Gerçekliğine o kadar daldım o kadar güzeldi ki rüyamı gerçek yaptım..O kadar gerçekti ki elimi kanatsam kanayacak gibiydi...

Bir kapı çaldı..Karşımda görmeyi beklemediğim bir yüz..Merhaba dedi karşıdaki..Hoşgeldin diyemedim ama gerçektenhoşgelmişti..

Güneşi beklemiyordum hiç..Doğmamıştı tam olarak bir kere üzerime..Bir kaç kez yüzünü gösterip kaçtığını hatırlıyorum..Gözlerimi acıta ,sancıta ben güneşe baktım saatlerce..


Şimdi gitmek istiyor ya bunların hepsi...Çok şey diyemem..Belki değiştirmeye gücüm yetmez belki kaldıramam aradaki mesafeyi..Kal diyebilirim sadece ...GİTME


Uzaklar sana geldi keşke sende bi gelsen...


dudaklarımda bal yok oysa tek dilekti mutluluk ….

Thursday, May 24, 2007


Bu yazımda yine bir masal kahramanını,masalın gelişimini ,masalın sosyo-kültürel boyutunu irdelicem..Hepimizin bildiği bir kahramandır kırmızı başlıklı kız.Kahraman denilmesine bir anlam verebilmiş değilmişim ilk olarak.Anneannesine kurabiye götüren bildiğin sıradan bir kızdır kendisi..O zamanın ilkbahar -kış kreasyonunun moda rengi olan kırmızı başlığından başka bir mavrası yoktur ..Tatak ,içi boş bir masal kahramanıdır kendisinin..Neden günümüz Türkiyesi'nde babasına sefer tasıyla yemek götüren Ayşe'nin ,Fatma'nın da kahramansal bi yanı yokmudur o zaman..Nedendir bu ayrımcılık ,neden bir kırmızı başlıkla değişir herşey.Herneyse hikayemize devam edelim annesi bunun eline kurabiyeleri verip küçücük gözü açılmamış bir körpeyi tek başına gönderir.Hem de sadece kurabiyelerle ormanın diğer tarafında yaşlı ,hasta bir kadıncağız ne haldedir diye kimse düşünmez ..Nedendir bu boşvermişlik.Bu yaşlı kadına bunlar reva mıdır ?? Sorarım size ..Ama annesi kırmızıya sakın ormana girmemesini orda tehlikeli yaratıkların olduğunu söyler ..Kırmızıda peki anne deyip geçiştirir..Macera ,adrenalin arıyodur .Hem diğer yol çok uzundur aklı sıra hemen gidecek sonrada erkek arkadaşıyla buluşcaktır..Nedir bu yozlaşmışlık..Bir erkek için değer mi hem o erkek senin büyüklerinden daha mı değerlidir.Biraz daha dur kadıncağızın yanında .Bu kadar mı düştük ...Puuuu kırmızı yazıklar olsun sana ...Pardon sayın okurlarım ne zaman okusam bu hikayeyi çok sinirleniyorum çok .Elimde değil .Herneyse kırmızı ormanda yoluna devam ederken kurt çıkar karşısına..Bizim osuruktan nem kapan milletimiz yok kurt bizim totemimiz .Yok kurt yol kesmez küçücük bir kıza zarar vermeyi bile düşünmez onun gözü kurabiyelerdedir demeyin yemezler..Yani kurtlar kurabiye yemez o bağlamda .Herneyse kırmızı kurttan uyanık çıkar ,kafaya alır "yok ben anneanneme şunları bi götüreyim sonra sanada bi ayar çekeriz der "yoluna devam eder..Nese bir süre sonra anneannenin evine varılır bu arada akla" bu kırmızının babasının annesi yokmu ,babasını leylekler mi getirdi ,o zamandada klonlama var mıydı "gibisinden sorular akla gelebilir..Babanne yıllar önce vefat etmiştir..Nur yüzlü bir kadındır kendileri .Yıllarca kırmızılarla yaşamış ama gelinin dırdırına daha fazla dayanamamıştır.Nese kırmızı kapıyı açar içeri girer.."Yok kapıyı niye çalmadı ,kapı kilitli değil miydi " gibisinden saçma salak sorularla beni yormayın..Bu kadın hasta birde onla mı uğraşcak..Zaten 2 günlük ömrü kalmıştır gibisinden düşünceler aklımıza gelsede bence bu kadın hepimizi gömer..Nese kırmızı eve varasıya kurt varıp anneanneyi alt etmiştir..Kurt her ne kadar aptal gözükse de bir süre sonra ayıkmıştır..Malum kurt ya bir de kurt gibi acıkmıştır var gerisini sen hesap et..Anneannenin kurtla işbirliği içine girdiği iddialarıda varsa da..Anneannede iyi bir kadındır ..Her ne kadar kızıda olsa onla yaşamaya tahammül edemez hale gelmiştir" burda aç kalırım o gacinin çenesinin çekmem bea yaa" demiştir ..Az da cingenlik vardır kendisinde..Anneannede ne ciğer varsa o kurdun midesinde bile yaşamaya devam etmiştir, kurtta ne kadar acıkmışsa artık çiğmeden yutmuştur koca karıyı..Öykünün devamında yok ormancı geldi falan yok nehir ,su , falan bunlar hep safsata ..Korkak kırmızı dalgayı çakmıştır ..O geçen yok burnun ne kadar uzun, yok dişlerin ne kadar sivri dialoglarıda kırmızının numarasıdır ..Çakmıştır kurdu kızdırmamaya çalıştırmıştır..Kurtta kart karıyı yiyince iice mayışmıştır uyku basmıştır..Nese anneanne benim bir takım işlerim var .Bu gece arkadaşlarda kalacam yalanıyla uzaklaşmış boyfriendiyle geri dönmüşlerdir.Kırmızının ayrıca tikkylik akımının kurucularından olduğu söylenmektedir..Sonra zaten mayışmış olan kurdu bir güzel pataklamışlardır arada olan anneanneye olmuştur bu hırpalanmalardan baya etkilenmiştir zaten kurdun midesinden çıktıktan sonrada fazlada yaşamamıştır..Zaten kurdu falan ayartanın hep kırmızının annesi olduğu yönünde dedikodular var ..Benden duymuş olmayın anneanne acayip zengin gacidir..Hep bu paralar içindir bunlar..Kırmızı safım ne bilsin gerçi zekidir okul birincisidir ama anne ah o anne ne kurnaz tilkidir. Allah şerrinden korusun hepimizi..


BÖYLE İŞTE BİR SONRA Kİ ÖYKÜMÜZDE BULUŞMAK ÜZERE ...OĞLUM UYUTMAK İÇİN SÖYLEDİK SİZ KAHKAHA ATIYOSUNUZ ..YATIN ZIBARIN LAN...


Wednesday, May 23, 2007

kurbağa prens saçmalaması ,bunların hepsi laf salatası


Küçükken anlatılan bir hikayedir kurbağa prens..Çocuk aklımızla hiç sorgulamayız.Bir de körpe beyinlere aşk enjekte edilir.Masallarla iyi bir halt gibi gösterilir ( iyileride vardır ).Büyüdükçe anlarız bazı şeyleri sorgulamaya başlarız .Sanırım küçükken beynimize enjekte edilen aşk damarlarımız vasıtasiyle kalbimize ulaştıkça ve aşkın kazığını yiyince bu sorgulama safhası aklımıza gelir..Soruyorum sizlere .İlk olarak bu prenses denen aklı kıt kişi insanlardan ümidi kesmişmidir ki kurbağalara yönelmiştir.Kendisi kanımca Fransa dışında bi ülkede yaşıyodur ,çünkü Fransızlar tavuk ,balık , kırmızı et gibi besin mahsullerini bırakıp kurbağa bacağı yemeye başlamışlardır.Fransızların bu sapkınlığı yüzünden yüzyıllardır nice kurbağa bacaksız yaşamını idame ettirmek zorunda kalmıştır..İkincisi neden kurbağa sorusunu akla getirir.Başka hayvan yokmudur bu dünyada..Neden bu ayrımcılık yapılır..3. sü prenses ne kadar şanslıdır ki o kadar kurbağa içinden prens olmaya en uygununu bulur..4. sü bu prenses ne kadar midesizdir ki bu kurbağayı bile öpebilir..Aşk için çiğ tavuk bile yerim ,gerekirse kurbağanın yeşil yeşil yosunlarla haşır neşir derisini bile öpebilirim..Hatta gerekirse dilde müsait fransız öpücüğü bile kondurabilirim mi denmektedir..Ondan mıdır o tarihten itibaren tüm kurbağalar "vırrak vırrak peşimi vırrak " demeye başlamıştır. Bu hareketleriyle "bizde iş yok ,bacaklarımızı da rahat bırakın Fransızlar " gibisinden bir protesto yolumu seçmişlerdir...





SÖLEYİN BANA BU KURBAĞALAR NE AYAKTIR ???

Tuesday, May 22, 2007

Cemre Düştü Sonunda Hayatıma




Ağaç dallarını döker yeni yapraklara hazırlık , yılan deri değiştirir ,bende çıkarttım üzerimdeki kara elbiseyi...Uzun bir yoldan geçmiştim ,uzun çöller aşmıştım sanki tam burada durmalı ,dinlenmeli ,soluklanmalı derken yeni yollar düştü hayallerime..Siyah elbiselerimi çıkardım ve yerine gök kuşağını sarındım..Toz toprağa ve sensizliğin rengine bürünen bedenimi yıkadım nisan yağmurlarıyla..Bahar temizliği var içimde.Eskimiş,pörsümüş ne varsa yakıyorum.Eskiyemeyenleri dolaplara kaldırıyorum.Çünkü sen geliyorsun bu sana hazırlık ,bu bahara hazırlık....HOŞGELDİN....

Monday, May 21, 2007

Ben burda boşu boşuna bekliyorum galiba ilham gelecek diye.Güya ilhamın gelmesini bekliyorum ilham perisinin işi gücü var benlemi uğraşcak sabahın bir vakti bu deli deli işlerde.Yok hia yok perisiz pürüsüzde yazmayı öğrenmelisin.Yazar ,şair sanıyosun kendini ahanda kurudun kaldın.Şaka bir yana bu bloga depresif şeyler yazmayı seviyordum içimden güneş ışığı taşarken ben o karamsar dizelere nasıl dalacağım şimdi.Perim beni depresyona sok .Nasıl yapcam deme ..Çok soru sorma yap işte bir şekilde..Nese işte güzel bir bahar günü yada bu mevsim bahardı dimi hesap kitap yaptırmayın bana şimdi...Evde kös kös oturuyorum ders çalışcaktım güya ulen hia herkesi kandırıyon kendinede mi ? Yuhh artık...Yok yok çalışcam nese görüşmek üzere...Daha anlamlı yazılarla karşınızda olacağım bu da böle olsun artık....

...thx for your presence...
KURTULAMAZSIN

Önce sesini
Sonra yankısını çaldırdın
Şu beton ormanında
Bu kent de tükürdü aşklarına
Kal orada!
Artık hiçbir şeyden kurtulamazsın
Islanmışsın bir kere oğlum
Yaş gününde
Kuruyamazsın..